1. karşılık beklemeden, fisebilillâh, pîr aşkına, sırf iyilik olsun diye, hatır için.
    Work (just) for
    love: Fisebilillâh/pîr aşkına çalışmak.
zevk için oynamak Fiil
para karşılığı olmadan çalışmak Fiil
para veya hatır için.
not for love nor for money: ne para ne de hatır için, asla, hiçbir suretle,
olanaksız, imkânsız.
It cannot be done for love or money: Bu ne para ile, ne de hatır için yapılır.
ne hatır ne de para uğruna elde edilemeyecek şey
işi için yanıp tutuşmak Fiil
… aşkına, … hatırı için.
For the love of mercy, stop that noise: Allahaşkına kes şu gürültüyü!

Put that gun down, for the love of God.
do something for the love of it: bir şeyi zevk için/hoşlanarak yapmak.
...in hatırı için
Allah aşkına Zarf